bismillahBismillahirRahmanirRahim

HAYATIN DEĞERİ

Cuma, 17 Ramazan, 1426 / 20 Ekim, 2005

39th Street Dergah, Manhattan, New York

Medet Ya Seyyidi, Ya Sultanul Evliya, Medet.

Tarikatuna sohbet ve hayru fil cemiat. Bütün (semavi) kitapların manası insana, “La ilaha illallah,” demeyi öğretmektir. “Fa’lem ennehu la ilaha illallah.” Allah’tan (subhanahu ve ta’ala) başka bir ilah ve tapınacak şey yoktur. İnsan buna dikkat eder, anlar, ve bunun üzerine yaşarsa dünyası cennet olur, cenneti cennettir, ve kabiri cennet olur. Korku gider. Korku onu bırakır ve Şeytan ondan kaçar. Şerler ondan kaçar ve şirrir insanlar ondan kaçar çünkü o Rahmanladır. O Allah’ladır. Allah’ı bırakanların yanına Şeytan gelir, bütün şeytani yaratıklar yanına yaklaşır, bütün şeytani insanlar yanına yaklaşır. Tâki onu şeytanlardan biri yapana kadar.

Bu da insanın elindedir. Allah bizim elimize vererek diyorki: O size korumadır. “Durmadan, La ilaha illallah,” deyin. Kalbiniz Rabbinizi hatırlaması lazım. Kalbinizin memnun olmasını isterseniz, kalbinizde huzur dilerseniz, “Allah,” demeniz gerek.

Beşeriyet, bu günün 21’inci asrın insanlarının hepsi hasta. Yeni doğanlardan mezara girmeye hazırlananlara kadar hepsi hasta. Herkezin derdi var ve en büyük derdin ne olduğunu bile bilmiyorlar. Dünya zan ediyorlar, ama herkezin dünyası var. (Şeyh Efendi kalbine işaret ediyor) En büyük dert buranın boşluğu. Hayat çok acı. Neye dokunsalar, nereye baksalar, nereye gitseler, bir müddet sonra onlara acı oluyor. İnsanın yaptığı herşey çok acı veriyor. Hiç bir şey ile memnun değiller. Erkekler, bayanlar, çocuklar ve yaşlılar. Herkez. Bâzıları hâriç. Onlar milyarlar içinden hâriçtirler.

Onun ilacı nedir? İlacını bulmaya koşturmuyorlar. “Daha çok dünya kazanacağım ve huzur bulacağım,” düşünerek koşturuyorlar. Huzur bulman dünya ile olsa idi kolay olurdu. Eğer iki elbisen, başının üzerinde bir barınak, ve karnını doyuracak yemek bulabiliyorsan huzurlu olmalısın. O zaman niçin endişe ediyorsun? Azrail’in kapının arkasında bekleyip beklemediğini bilmiyorsun ki. Buraya diri giriyorsun ama sağ çıkıp çıkmayacağın belli değil. Kim garantileyip, “ben bu akşamı sağ çıkacağım,” diye bilir. Kim bunu demeye cüret edebilir? Onlar dinliyorlar. Allah (subhanahu ve ta’ala), “Şu şahıs bana meydan mı okuyor? Götürün onu,” diyebilir. Dünya da bitmiştir Âhiret de bitmiştir (o takdirde).

Yâni insan bu dünyanın değerini anladığında, bu dünyanın değerli olduğunu zan edip peşinden bir az koşturdukdan bsonra anlaması gerekir ki: Bu dünyanın değeri yokmuş. Ama hayatın değeri var. Allah’ın bana verdiği, Allah’ın bana bahşettiği çok değerlidir. Ona sıkı sarılayım. Bu hayata sımsıkı sarıldığın zaman bakar dersin ki: E, bu hayat da bir zaman sonra elimden gidecek. Ne yapacağım? O zaman senin için öbür tarafta beklenene konsantre olmaya başlarsın. Aksi takdirde, çoğu kaçıyor ve ölümü hatırlamak bile istemiyorlar artık. Ölümü onlara hatırlatacak kişiler arasında olmayı istemiyorlar. Kaçıyorlar. Kolaylarına gidiyor, “Ben bundan kaçayım, hayatım daha iyi ve daha kolay olur, çünkü bu (kişi) bana hep öleceğimi hatırlatıyor. Onun için uzaklara gideyim,” demeyi daha kolay buluyorlar. Uzaklara gidiyorlar ve bir problemleri varsa problemleri ikiye katlanıyor. Şimdi Allah’a yakın birisinin yanında olmadıklarından kalplerindeki o azıcık olan huzur da alınıyor.

Onlara bütün dünyayı verebilirsin ama bununla tatmin olmayacaklar. Bana inanmıyorsanız gidin Rockefeller’e bakın. Rockefeller Merkezleri var. Manhattan’ın yarısı ona ait idi. Ama huzurlu değildi. Daha çok peşinde koşturuyordu. Neyin peşinde koşturuyorsun? Herşeyin var. İhtiyacın olan herşey sana geliyor. Ne için koşturuyorsun? Elde ettiğin sana ve çocuklarına bütün hayatları boyunca harcamaya yeter ve artar bile. Koşturması gerekirdi çünkü o boşluğu dolduracak başka bir şey yoktu. Büyük bir boşluktur ve insan o boşluğa düşerse yok olur. Aklını kaçırır.

Dolaysıyla ondan kurtuluş ve tek çâre İslâmdır. Başka bir çâre yok. İstediğin yere gidebilirsin. İstediğin hahama veya benzerine gidebilirsin. Ona çâreleri yoktur. İmkansız. Çâre etrafta kitaplarla gezenlerde de değildir. (Şeyh kalbini gösteriyor) Kitapları burada olanlarla ve insanların buralarını okuyabilen kâbiliyetli kişilerdedir. Çözüm onlardadır. Sana derler: Sende şu hastalık var. Bunu yapman lazım. Beğenmiyormusun? Kimin umurunda beğenip beğenmediğin. Hastalandın. İyileşmen için reçeteye ihtiyacın var. Yoksa öleceksin.

Ruhda ölüm dünyada ölüm gibi değildir. (Şeyh gülümsüyor) Ruhun ölüyse kayıp ettin. Helâk oldun. Varlığa geri dönmemek üzere yoklukluğa süpürüleceksin. Şeytan bile onu istemiyor. Şeytan Allah’a (subhanahu ve ta’ala), “Cehennem ateşinde ilel ebed kalmayı tercih ederim. Beni yoklukluğa gönderme. Bana bir vücut verdikden ve beni var ettikten sonra beni yoklukluk yerlerine gönderme” diyor.

Tabîki câhil insanlar, “Ne olmuş yâni,” diyorlar. Onlar câhil ve zır boş kafalılar. Hiç bir şeyden haberleri yok. Birşeyler öğrendikleri zaman endişelenmeye başlıyorlar. Mesela, bir yüzüğün var ve kayıp ettin. Fazla bir değeri yok ama etrafa bakınıyorsun. Değil mi? Tuveletde bıraktığını zan ediyorsan orada bırakırmısın? Tuvalete bakmaya gidersin: Orada bıraktım, gidip alayım. Kıymeti ne? Hiç bir şey. Başka bir tane alabilirsin. Ama senindir. Onun için değerlidir.

Hayatda çok değerlidir. O hayatı nasıl tüketiyoruz? Hangi yolda harcıyoruz ve hangi dâvâda harcıyoruz o hayatı. Odur önemli olan. Eğer Allah yolunda harcıyorsak, Allah’ın işini yapmalıyız. Allah’ın işini yapıyorsak ve Allah yolunda harcıyorsak, zan ediyormusun ki acı, üzüntü ve bütün bu dünya felâketleri kalbine gelecektir? Hayır. Hayatında bir çok olaylar geçirsen bile, yukarı aşağı, fiziksel cezâlar ile materyalist cezâlar. Allah îmanını imtihan etmek için materyal şeyleri kaldırırsa, her geldiğinde îmanın daha çok güçlenir ve, “Şükür Ya Rabbi. Elhamdulillah. Bana bir şey hatırlattın Ya Rabbi. Teşekkür ederim. Bana zayıf bir kul olduğumu hatırlattın,” dersin. O zaman îman güçlenir. Îmanın güçlendikce, güçlenir, güçlenir ve o zaman herşey açılmaya başlar. Herşey îmanladır.

Îmanımıza konsantre olmlıyız. Eşhedu enla ilaha illallah, ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve rasuluhu. Buna konsantre olursak dünyamız cennet olur ve cennet bizim oraya gitmemizi bekliyemez.

Ve minallahu tavfik.

Bihurmatil Habib.

Bihurmatil Fatiha.